Köşe Yazısı

NİYET OKUYUCULARININ 10 YANLIŞI VE BİR DOĞRU

11 Eylül saldırılarından bu yana ABD’de ve Avrupa’da “İSLAMAFOBİA” projesi kapsamında, Müslümanlar potansiyel tehdit olarak görülmeye başlandı.
Teammüden hazırlanan ve tüm Müslümanları terörist gibi gösterip, sindirmeye matuf ve 100 yıllık mazisi olan bu proje maalesef ülkemizde bile alıcısını bulmaya devam ediyor.

Başta Avusturya, Almanya, Fransa ve Belçika olmak üzere birçok Batı ülkesinde müslümanların, özellikle Türklerin evleri kundaklandı insanlar diri diri yakıldı, sokakta yürürken darp edildi, camileri yakıldı,yetmedi ezanlara, kıyafetlere  minarelere ve dini eğitime yasaklar getirildi.

İslam ile terörü eşdeğer gösterip kitleleri islam dininden koparmak ve dünya Haçlı imparatorluğunun ömrünü uzatmak adına kurdurdukları ve finanse ettikleri El Kaide, Boko Haram, Işid gibi taşeron örgütlerle Müslümanı Müslümana boğazlatmaya başladılar.

Bu sinsi tuzağa düşen insanımızın tek sorunu islamı bilmemektir. Dinimizi Kur’andan ve sünnetten öğrenemeyen gençler ya radikalleşip terörist oluyorlar,” Allahu ekber” diyerek adam kesiyorlar yada misyonerlerin tuzağına düşüp Hristiyan  oluyorlar. Hiç olmadı; karşımıza din karşıtı ateist olarak çıkıyorlar.

İlgisizlik, bilgisizlik ve eğitimsizlikten kaynaklanan yukarıdaki tuzaklara düşmemek için hepimizin sevgi, hoşgörü, paylaşma ve barış dini olan İslam’ın evrensel değerleriyle yeniden buluşmamız lazım değil mi?

O halde Bodrum Kargı bölgesine yapılacak olan “DİNİ VE KÜLTÜREL TESİS” hepimiz için bir fırsat olamaz mı? Bu güzel yatırıma karşı çıkan paranoyak psikolojiyi tanımamız lazım. O nedenle, basında koparılan fırtınaların ve yapılan eleştirilerin doğruluk derecesini araştırdım, proje müellifi Mimar Mustafa Yıldız’dan ve Diyanet yetkililerinden aldığım net ve doğru bilgileri paylaşmayı uygun gördüm. En azından samimi Bodrumlular bu din ve İslam karşıtı eylemlere  ve dini bir hizmeti siyasallaştırma eğilimlerine pabuç bırakmaz algı operasyonu karşısında bu güzel projeye sahip çıkar.

İDDİALAR VE GERÇEKLER

YANLIŞ1 : “Diyanet İşleri Başkanlığı bu projeye 30 milyon tl vereceğine Bodrum’un kanalizasyon, altyapı, arıtma ,hastane okul gibi projelere aktarsın. Belediyenin bunca sorunları varken, bu israf niye? “

DOĞRUSU: 30 milyon tl kesinlikle Diyanet’ten yani devlet bütçesinden çıkmayacak. Diğer cami hizmetlerinde olduğu gibi, hayırsever vatandaşlar tarafından karşılanacaktır.

Üstelik dile getirilen sorunlar ve hizmetler yerel yönetimlerin ve ilgili bakanlıkların yetki ve ilgisi dahilindedir.

Yol, arıtma, hastane vb. hizmetler Diyanet’in görev ev yetki alanı dışındadır.

YANLIŞ 2: “ Proje, önce Ortakent Belediyesi, sonra da Bodrum Belediyesi tarafından reddedilmiş olmasına rağmen arkadan dolanılıp izinler Ankara’dan alınmıştır.”

DOĞRUSU: Ne yani ruhsat Vatikan’dan mı alınacaktı? Yerel yönetimlerin reddettiği veya yasal süre içinde cevaplamadığı projelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına intikal ettirilmesi kanuni bir haktır. Bakanlık inceler yasalara göre onaylar veya reddeder.

İkincisi; Ortakent Belediyesi reddetmemiştir, tam tersine sahip çıkmıştır. Şöyle ki;

Kendine ait arsayı Diyanet’e devretmiş , süreç devam ederken, Büyükşehir olma aşamasında 6360 sayılı yasayla proje ve plan onay yetkisi Bodrum Belediyesi’ne geçtiğinden, yasa gereği Ortakent Belediyesi dosyayı Bodrum Belediyesi’ne intikal ettirmiştir.

Bodrum Belediyesi Meclisi de 07/11/2013 tarihli kararla dosyayı sadece reddetmemiş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına havale etmiştir.

Yani burada arkadan dolanma yoktur. Bodrum Belediyesi’nin çizdiği ve yasalarının belirlediği rota takip edilmiştir.

YANLIŞ 3: “Halka sorulmadan, STK’lara danışılmadan yapılmış kasıtlı bir projedir.

DOĞRUSU: Sondan başlayalım. Camisiyle,etkinlik alanlarıyla dini bir kompleks ne gibi bir kasıtla yapılabilir ki? Devletin meşru bir kurumunun icraatı olan ve modern Türkiye’ye yakışan bu tesisin nasıl bir art niyeti olabilir?

Halka sorulmadı iddiasına gelince, siz şimdiye kadar adliye, okul, yol, arıtma, otel v.s. yatırımları için aynı ekibin “Halka sorulmalıydı” diye ayaklandığını duydunuz mu?

Peki buradaki çifte standart niye? Bodrum karış karış yapılaşmaya açılırken sesiniz çıkmayacak, halka sorma fikri cami yapılırken aklınıza gelecek İşte asıl art niyet burada yatıyor.

Üstelik Diyanet dahil, devlet kurumlarının referandum diye yasal bir  yetkisi yoktur. Bunu siyaset kurumları ve seçilmiş yerel yönetimler yapar. Bodrum Belediyesi keşke Bakanlığa intikal ettirmeden önce, projeyi Mimarlar odası ile birlikte  enine boyuna inceleyip kamuoyunun görüş ve önerilerine sunsaydı daha iyi olmaz mıydı?

YANLIŞ 4: Bodrum’un camiye ihtiyacı yok, hastaneye, okula, ihtiyacı var. Dolayısıyla bu yatırım gereksizdir.

DOĞRUSU: Tesisin yapılacağı Kargı bölgesinde ortalama 6.000 civarında konut var. Sadece Bank-Ev’de  1.000 konut var. Yüzde kırkı  yaz-kış dolu. Yazın ise ortalama beş ay dolu olan bu konutlardaki vatandaşlarımızın cami ihtiyacı olmadığına, nasıl peşinen hükmedilebilir. Bunun adı, baskıdır, dayatmadır, sindirmedir. Çünkü birileri halkın dini ihtiyaçları için, halk adına, halka rağmen karar veriyor, kestirip atıyor.

Kaldı ki; Ortakent Belediyesi,  o bölgede yaşayan vatandaşların yoğun talebi üzerine Belediye’ye ait o araziyi, şehir planında lejanta “ dini tesis alanı olarak işlemiştir. Ve bu karar Meclis’ten oy birliği ile geçmiştir.

Ayrıca, şehir planlarında okul sağlık ve dini hizmetler için yer ayırmak yasal bir zorunluluktur. Zaten burası planda “ dini tesis alanı” olarak işlendiği için başka bir amaç için kullanılamaz.

YANLIŞ 5: Yazın üç-beş İstanbullu’nun kışın da itlerin dolaştığı bu tepeye tesis yapılması gereksizdir. Üstelik plajda dini tesis mi olur?

DOĞRUSU: Madem üç-beş İstanbullu ve köpeklerin dolaştığı yerde niye bu kadar fırtınalar koparılıyor o zaman? İstanbulluların, yazlıkçıların tamamını dinsiz mi kabul edeceğiz? İbadet ihtiyaçlarını beş ay boyunca yok mu sayacağız?

Üstelik, Diyanet’e tahsis edilen bu arsanın plajla alakası yoktur, denize uzaklığı 700 m dir. “ İtlerin dolaştığı yer” şimdi niye kıymete biniverdi.

YANLIŞ 6: “ Burası dini tesis maskesi altında din baronlarının konaklaması, tatil yapması için kullanılacak.”

DOĞRUSU: Proje incelendiğinde görülecektir ki,  bu tesiste bırakın kampı, bir odalık misafirhane bile yoktur. Hatta , en az iki-üç dil bilme şartı aranacak olan din  görevlisi için tesis dışında mütevazi bir lojman vardır. Dolayısıyla bu iddia da diğerleri gibi yalan ve saçmadır.

YANLIŞ 7:  Bir köşe yazarı tarafından bu tesis ‘’  Yahşi-Ortakent  tepelerinde TOKİ’ye ayrılan arazinin 10 dönümlük bölümüne yapılacakmış, bir bu eksikti.’’ Deniyor.

DOĞRUSU: ‘’Bir bu eksikti’’ ibaresinde hem küçümseme hem de gereksizlik vurgusu var. Yazık, çok yazık, halkın inancı, dini yaşamı ve duyguları bu kadar hafife alınmamalı ve bu kadar engellenmemelidir. Ne yazık ki, camide izi olmayan herkes ne hikmetse karar merciine oturuverdi.

Ayrıca, Ortakent tepeleri ve TOKİ arazisi olduğu da yalan ve yanlıştır.

Arazi TOKİ’nin değil, planda Ortakent Belediyesi ‘nin Kargı’da dini tesis alanı olarak tahsis ettiği ve Diyanete devrettiği Belediye arazisidir.

YANLIŞ 8: ‘’Turistlere İslam tanıtılacakmış, hangi turist İslamı tanımak için gelir?’’

DOĞRUSU: Bu soruyu soran yazarın ya cahil olması gerekir yada din karşıtı.

Mesnetsiz mazeretlerle halkın inancını ve dini hizmetleri siyasete meze yapmakla bir yere varılamaz.

Siyaset ayrı bir kulvar, dini hizmetler ayrı bir kulvar olması gerekirken, sapla samanı karıştırmak kimseye fayda sağlamaz. Bundan da siyasi bir rant çıkmaz.

Karşı gelenlerin tamamına yakını belli bir siyasi kesime mensup olduklarını görünce üzülmemek elde değil. Halkın inancına,ezanına, camisine savaş açmak şimdiye kadar kime ne kazandırmıştır?

Turizme gelince;  turist İslamı öğrenmek için gelmez. Bizim tarihimizde misyonerlik yoktur. Kültür ve inanç turizmi kapsamında isteyen turist kültürel etkinliklerimizi görür ve medeniyet mirasımızı tanımış olur. Bunun adı turizmde çeşitliliktir. Yani biz şimdi yurtdışına gittiğimizde kiliseleri geziyoruz, bize hristiyanlık mı aşılamış oluyorlar? Uzakdoğu’da Budist tapınaklarını gezdiniz, Budist mi oldunuz? Üstelik bu etkinlik acentaların elinde, alternatif  bir zenginlik olur.

YANLIŞ 9: ‘’Biz camiye karşı değiliz projeye karşıyız.’’

DOĞRUSU: Buraya kadarki “tezlerin çoğu zaman cami karşıtlığı veya caminin gereksizliği üzerine kurulmuştu. Olmayınca proje karşıtlığı devreye sokuldu.

Dolayısıyla  bu iddianın da rasyonalite açısından da ,sosyolojik açıdanda  bir karşılığı yoktur. Hele kongre merkezinin doğru dürüst bir konferans ve toplantı salonlarının olmadığı Bodrum gibi bir yerde bu tesise karşı çıkmak için insanın aklından zoru olması gerekir.

Karşı gelinen proje içeriğinde aşağıdaki tesisler var. Bunların hangisine karşı gelinebilir?  Bunların hepsi kış turizmi için can suyu niteliğindedir.

-300 kişilik cami
-Toplam da 5 adet konferans , sempozyum  ve seminer amaçlı toplantı salonları.
-Cep sineması, spor merkezi, bilgisayar odası
-El sanatları atölyeleri(hat, tezhip, minyatür, çini, vitray, halı, kilim)
-Çay salonları, kafeterya, çay bahçesi
-Türk kültür Odası, Türk-İslam Eserleri merkezi
-Halkoyunları, semah gösterileri ,klasik müzik ve tasavvuf etkinlikleri için salonlar.
Türkiye’de  bu proje  bir ilktir. Bodrum’a kazandırılacak olmasından dolayı gurur duyulmalıdır.

Çünkü, bu kompleks ulusal ve uluslarası her türlü toplantılara müsait olacağından alternatif kış turizmi için bir fırsattır. Çünkü bu tesisin konaklaması olmadığı için sempozyum veya çalıştaylara gelecek misafirler veya bilim insanları Bodrum’da ki otellerde kalacak, Bodrum’da ki  restoranlarda yemek yiyecek.

YANLIŞ 10: ‘’Cami ve tesis’e karşı değiliz de Bodrum mimarisine uygun değil’’

DOĞRUSU: Bu iddia da topu taca atmaktan başka birşey değildir.

Yahu! Biraz insaf! Bodrum mimarisine uymayan ne var bu projede? Sonuçta dini tesis, beş yıldızlı otel değil, okul değil, hastane değil. Bodrum’da mantar gibi tesisler, konutlar yapılırken Bodrum mimarisi aklımıza gelmedi de, şimdi mi geldi?

Herşeyden  önce Bodrum’daki tüm ruhsatlarda taş yapı  tercih edilir,ki  bu tesisin tamamı taş yapıdır.

Kubbelerde  kurşun yerine, meşhur Türk-İslam düşünürü AHMET YESEVİ’nin türbesindeki  kubbesi örnek alınacak ve oluklu kiremit kullanılacak, Sonuçta ‘’kiremit’’ Bodrum mimarisinin karakteristik özelliklerinden biridir. Bunun için eski Bodrum fotoğraflarına bakmamız yeterlidir.

Revakların altında  İznik’te  özel üretilecek Osmanlı ve Selçuklu çini modelleri uygulanacak.

Sonuç olarak, tamamına bakıldığında  buram buram Selçuklu Osmanlı ve Anadolu kokan bu projenin neresi Bodrumla örtüşmüyor? Bodrum, Osmanlı ecdadımızın bize armağanı değil midir? Niçin geçmişimizden bu kadar rahatsız oluyoruz? Aslımızı neslimizi niye inkar ediyoruz.

Peki öneriniz nedir? Barok,Rokoko ,Gotik,Rönesans,İon,Yunan,Afrika,Rus, Pers  ve Arap tarzı mı olsun?

Elimizi vicdanımıza koyalım.1000 yıllık kültür ve medeniyetimizden  imbik  imbik süzülüp gelen ve öz be öz yerli değerlerimizi yansıtan bu esere tepki niye? Yoksa işin içinde başka bir şey mi var?

İstemezükçülere önerim şudur? Öyle sütre gerisine saklanmaya, maske takmaya, kukla kullanmaya, mazeretlere sığınmaya gerek yok.

Yüreğiniz yetiyorsa yiğitçe çıkın ortaya, açıkça biz İslam, din ve Türk tarihiyle alakalı hiçbir yatırımı Bodrum’a istemiyoruz deyin. Deyin ki halk da anlasın kimin, neye niçin karşı olduğunu.

Ayrıca Atatürk’ün talimatıyla kurulan ve Cumhuriyetimizin ilk kurumlarından olan Diyanet üzerinden siyasi hesaplaşmaya kalkışmak hem ayıptır, hem de yazıktır. Siyasetin yeri burası değildir.

Editör

Sitemizin ilgili kategorilerinde yer almasını istediğiniz haberleri aşağıdaki mail adresi aracılığı ile bize bildirebilirsiniz. (bodrumtime.net@gmail.com)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu